top of page

PRP ve Saç Kaybı

PRP

PRP (Platelet-rich plasma) yani trombositten zengin plazma santrifüj yöntemi ile kiÅŸinin kendi kanından elde edilen plazmanın konsantre edilerek içerisindeki trombositlerden yararlanılan bir tedavi yöntemidir. KiÅŸinin kendi kanından elde edildiÄŸi için bağışıklık sistemi üzerinde yabancı bir madde etkisi oluÅŸturmayacağından immün reaksiyon riski de çok düÅŸüktür.

​PRP (Platelet-rich plasma) yani trombositten zengin plazma santrifüj yöntemi ile kiÅŸinin kendi kanından elde edilen plazmanın konsantre edilerek içerisindeki trombositlerden yararlanılan bir tedavi yöntemidir. KiÅŸinin kendi kanından elde edildiÄŸi için bağışıklık sistemi üzerinde yabancı bir madde etkisi oluÅŸturmayacağından immün reaksiyon riski de çok düÅŸüktür. PRP (Platelet-rich plasma) 1990'larda ilk kullanılmaya baÅŸlandığı zamanlarda kronik iyileÅŸmeyen yaraların tedavisinde ek tedavi olarak kullanılmış. Bu alanda etkili olduÄŸunu gösteren çalışmalardan sonra tedavide yerini almış. GeçtiÄŸimiz 10 yılda ise PRP nin iyileÅŸme ve yenileme özellikleri sadece yara iyileÅŸmesinde deÄŸil, plastik cerrahi, diÅŸ ve saç kaybı tedavisi gibi alanlarda kullanılmaya baÅŸlanmış.

PRP'nin içerisindeki plateletler enjekte edildikleri bölgeye kendi içlerinde bulunan bir takım büyüme faktörlerini bırakırlar. Aktif hale geldikten sonra platelet-derived growth factor (PDGF), transforming growth factor β (TGF-β), vascular endothelial growth factor (VEGF), ve insulin-like growth factor (IGF-1) gibi faktörleri salgılarlar. Bu faktörler o bölgenin damarlanmasını ve kanlanmasını, hücre çoÄŸalmasını tetikler. Aynı zamanda kolojen sentezini ve bağışıklık hücre artışını da saÄŸlar.

Saç tedavilerinde prp tedavisi

2016 yılında Amerikan Klinik Dermatoloji Dergisinde PRP'nin saç kaybı tedavisinde kullanılması üzerine yapılan çalışmaları analiz ederek karşılaÅŸtırma yapan bir makale yayınlanmış. Bu makalede incelenen çalışmalarda saç kaybı için PRP tedavisi almış hastalarda; saç sayısı ve kalınlığında artış, santimetre kareye düÅŸen saç sayısında artış, folikül damarlanmasında ve saç folikülü sayısında artış görülmüÅŸ. Tedavi alan

hastaların memnuniyetleri ölçüldüÄŸünde 10 hastadan en az 7'sinin memnun olduÄŸu ve %85 e yakın oranlarda saç kalitesi ve kalınlığında artış raporlanmış. AraÅŸtırmaya katılan hastaların çoÄŸunluÄŸunu erkekler oluÅŸturmuÅŸ. Tedavinin etki süresi karşılaÅŸtırıldığında en etkili sonucun uygulamanın 3. ayında elde edildiÄŸi görülürken 12. aya gelindiÄŸinde etkinin azaldığı görülmüÅŸ. Yan etki olarak en sık rastlanan injeksiyon sonrası kısa süreli aÄŸrı gösterilmiÅŸ. Herhangi bir ciddi veya uzun süreli etki görülmemiÅŸ.

Sonuç olarak: Yapılan çalışmaların sonuçlarının tatmin edici ve umut verici olduÄŸu ve herhangi bir güvenlik veya yan etki sorununun olmadığı görülmüÅŸ.

Makaleye ulaÅŸmak için:

https://link.springer.com/article/10.1007/s40257-016-0196-2

bottom of page